AKE 369 İklim Değilikliği ve Edebiyat

Gold Fame Citrus İncelemesi – İdil Zeynep Özdemir

Claire Vaye Watkins’in ikinci kitabı olmasının yanı sıra ilk romanı olan Gold Fame Citrus, direkt çevirisi ile Altın Şöhret Narenciye – ki üçü de Kaliforniya’yı tanımlamak adına kullanılabilecek kelimelerdir – günümüzden tam on yıl evvel, 2015 yılında yayımlanmıştır. Watkins bu romanında okurlarına sunduğu distopyada çevresel bozulma, sembolik kıtlık ve melez yaşam formlarının ortaya çıkışıyla birlikte insan merkezli dünyanın çöküşünü dramatize ediyor. Bu incelemenin odağı ise romanın antroposentrik görüşlere meydan okumak amacıyla sembolik yiyecekleri ve yarattığı neo-faunayı nasıl kullandığı olacak. Watkins romanında posthümanist muğlaklık, spekülatif ekoloji ve anlatısal özdüşünümsellikten yararlanarak sadece iklimsel çöküş yüzünden bozulmuş bir gelecek hayal etmekle kalmıyor, aynı zamanda böylesi distopyaları işlemek adına kullanılan edebi ve teorik çerçeveleri de eleştiriyor.

Claire Vaye Watkins’in Gold Fame Citrus romanına ilk başladığımda, sıradan bir iklim distopyasıyla karşılaşacağımı sanmıştım. Ancak çok daha fazla ile karşılaştım. Roman okuyucularına ekolojik yas, güç ve mit üzerine lirik ve çoğu zaman gerçeküstü bir düşünme biçimi sunuyordu. Watkins kitabında yalnızca yıkımdan sonraki bir dünyayı anlatmakla kalmıyor; aynı zamanda okurlarını doğayı, hayatta kalmayı ve hatta hikâye anlatıcılığının kendisini düşünme biçimimizi sorgulamaya itiyor. Bir spekülatif kurgu eseri olan Gold Fame Citrus kuraklıkla boğuşan apokaliptik bir Kaliforniya kurguluyor. Ana karakterler Luz ve Ray Hollywood tepelerindeki terk edilmiş bir malikanede birlikte yaşarken iki yaşındaki Ig’in hayatlarına dahil oluşu, çiftin kuraklık dolayısıyla ıssızlaşan ve tehlikeli olan Los Angeles’ı terk ederek Ray’in de doğduğu, küçük bir çocuk için çok daha iyi bir büyüme ortamı sağlayacak olan yeşil ve yaşanabilir doğu eyaletlerine taşınma kararı almaya iter. Genellikle Luz’un perspektifinden anlatılan kitap üç bölüme ayrılmıştır.

Yakın gelecek Kaliforniya’sında geçen kitapta uzun bir kuraklık eyaleti çorak bırakmıştır ve Los Angeles çevresindeki bölgede yaşayan geniş nüfusun barınmasını sağlamak için su, bir dizi buzuldan çalınarak güneye getirilmiştir. Suyun tamamen tükenmesi üzerine Kaliforniyalılar eyaleti sürüler halinde terk ederek Washington, Oregon gibi eyaletlerdeki mülteci kamplarında ya da en doğuda, Indiana ve Ohio, yaşamaya başlar. Kuraklık Amerikan Güneybatısında yüzbinlerce mil uzunluğunda devasa bir çöl oluşmasına sebep olmuştur. Kaliforniya’da büyüyen ve dünya yaşanan felaketlerle altüst olmadan önce modellik yapan Luz ve eski bir askerden bir sörfçüye dönüşen Ray, aslında Kaliforniya’dan ayrılmak istemiyordur. Çift, bir gece şehirde iki yaşlarındaki küçük bir kız çocuğu olan Ig ile karşılaşırlar. Kız çocuğu Luz’un dikkatini çeker ve bir süre çocuğu gözlemleyen Luz, kızın bakıcılarının pek de iyi insanlar olmadığını fark eder. Küçük çocuğun bakıcıları uyuşturucu bağımlısı zalim adamlar ve onların bağımlı kız arkadaşlarıdır ve çocuğa hunharca davranıyorlardır. Dolayısıyla Luz ve Ray küçük kızı kaçırmaya karar verirler. Bunun üzerine, artık Kaliforniya’da kalmak güvenli olmayacağından sahte belgeler sağlayabilecek bazı arkadaşlarından yardım isterler. Arkadaşları, çölün ortasındaki bir yerleşim yerine yönlendirilen çifte yolculuk ve bebek için gerekli olabilecek malzemeler verir ve çift bebekle birlikte çokça insanın gittiği ancak çok azının geri döndüğü, kaynakları olmayan ıssız çöle doğru yola çıkar.

Çifti ve bebeği düşündüklerinden çok daha uzaklara götüren dolambaçlı yollardan geçtikten sonra çölde arabalarının benzini biter. Ray yürüyerek malzeme aramaya uzaklaşırken Luz ve Ig’i de çölde sıcak çarpması ve susuzluğa terk eder. Kum tepelerinin kenarında bir yerleşim yeri işleten gezginler şans eseri Luz ve Ig’i bularak onları içeri alıp su verirler. Bu sırada Luz, Levi’den Ray’in kumda ölü olarak bulunduğunu öğrenir. Bu yerleşim yerinde Luz kendine yepyeni bir hayat yolu seçerek nazik ancak katı bir yaşlı kadından Ig’e nasıl düzgün bakacağını öğrenir ve kampı yöneten yerel “peygamber” olan Levi ile bir ilişkiye başlar.

Levi, Luz’u kumulların kenarındaki yerleşimi kurtarmak için Ig ve kendisinin eski ününü kullanmaya ikna etmeye çalışırken Ray çıkagelir. Ray’in gelişi, Luz’un Levi tarafından kandırıldığını, aslında Levi’nin yetiştirdiği halüsinojenik  etkileri olan bir köke bağımlı olduğunu ve dolayısıyla Levi’nin su bulduğuna dair söylediği yalanlara inandığını, fark etmesini sağlar ve Levi’nin teklifini reddeder. Öldüğünü sandığımız Ray aslında çölde yakalanıp hapse girmiştir. Hapiste geçirdiği sürede ise Ray, Levi’nin büyülü suyuna kaynak niteliğinde olan bir bilgi edinmiştir: Red Cross (Kızıl Haç) kamyonlarından bir haydut su çalıyordur. Sözde peygamber Levi onun tarikatı hakkındaki gerçekleri bilen Ray Luz’u oradan kurtarır.

Hikaye boyunca Watkins, iklime dair alınmış kötü karalar neticesinde mahvolan bir dünya tasvir eder. Kitap aynı zamanda, Mojave Çölü yakınlarındaki Yucca Dağı nükleer atık deposu çevresindeki bir kasabanın radyasyona maruz kalmış vatandaşları ve Kaliforniya’dan gelen “Mojav” mültecilerinin Mojav olmayanlar tarafından kamplarda maruz bırakıldığı ırkçılık ve kötü muameleye de yer veriyor.

Waktins’in romanı çok katmanlı bir iklim kurgusu sunarken çöküş sonrası harabeye dönmüş, sembolik sistemlerin (ekolojik, kültürel ve semiyotik) mahvolduğu bir Kaliforniya öngörür.  Kitap; gıda kıtlığı, insanların kullanabilirliği, çevresel adaletsizlik ve antroposentrik mitlerin başarısızlığı gibi temaları ön plana çıkararak kendi eko-eleştirel okumasını öngördüğünden, akademisyenlerin meta-eleştirel iklim kurgusu olarak adlandırdığı bir eser olarak ortaya çıkar (Crowshaw.)

Gold Fame Citrus’ta yiyecekler sadece bir besin değil, aynı zamanda tarihi kayıp ve çevresel bozulmanın da etkili bir göstergesidir. Kitabın adında geçen citrus, narenciye anlamına gelir. Geleneksel tarım su kıtlığı doalyısıyla bozulduğundan başta narenciye olmak üzere yiyecek, Kaliforniya’nın efsanevi geçmişinin bir sembolü haline gelmiştir.  Yiyecek bu bağlamda gerçek ve anlık önemini aşar çünkü artık hayatta kalmak karakterler için alışılagelmedikleri yiyecek kaynaklarına bağlıdır (Biswas, Banerjee.) Bu sembolik katmanlaşma Luz’un Ig’e ellerine zar zor geçen yaban mersinini uzattığında daha belirgin hale geliyor. “The baby did not know blueberry… She put the fruit in her mouth… Immediately the child grimaced… Luz tried a berry and found it a tasteless mucus” (Watkins 38-39.) Ig yaban mersininin ne olduğunu dahi bilmez ve Ig’in meyvenin tadını beğenmemesi üzerine Luz da bir tane yediğinde yaban mersininin olması gerekenden çok daha tatsız ve farklı bir formda olduğunu görür. Burada yaban mersini, yani yiyecek hem anlamdan hem de lezzetten arındırılır ve bir zamanlar değerli olan bu meyve beslenme ve hafızanın başarısız bir vaadi olarak içi boş bir simgeye dönüşür.

Romanın ikinci bölümü Neo-Fauna of the Amargosa Dune Sea – Amargosa Kumul Denizi’nin Neo-Faunası – halüsinasyon ve gerçeklik arasındaki çizgiyi bulanıklaştıran mutasyona uğramış gerçeküstü yaratıkları tanıtır.  İlk bölümde anlatılan “Nature had refused to offer herself to them… the mammalian, the leafy, the verdant, the motherloving citrus, all of it was denied them… Luz yearned for a menagerie.” (Watkins 12) özlemin yıkıcılığıysa sinir bozucu bir belirsizlik ve sembolik aşırılıkla tanımlanan yaratıkların bulunduğu neo-fauna için zemin hazırlar. Basit bir ekolojik mutasyondan daha fazlasını temsil eden yeni yaşam formları bir semiyotik kopuşu (sabitlenmiş, varsayılan anlamların ifadeler, farkındalık vb. ile bozulduğu anlar) simgeler. Kitaptaki neo-fauna, evrimin hem epistemolojik hem de ekolojik sınırların dengesini bozarak esrarengiz ve tanınmaz doğrultulara sapmış gibi göründüğü posthümanist bir vizyona örnektir. Watkins neo-faunada tanıttığı yaratıkları bilimsel olarak açıklamak yerine, bu bilinmeyen, sınıflandırması mümkün olmayan varlıkları hem okuyucunun dünya görüşünü hem de karakterlerin gerçeklik algısını sarsan “canlı göstergeler” olarak kullanır. Bu canlılar Timothy Morton ’un tam anlamıyla kavramak için çok geniş, tuhaf veya dağıtıldığından zaman-mekânsal özgüllüğü aşan “hiper nesneler” olarak adlandırabileceği şeyleri somutlaştırıyor. Ek olarak Rajesh ve Rajasekaran’ın da makalelerinde belirttiği gibi Watkins, doğayı insanoğlundan daha tehlikeli bir canlı olarak kişileştirerek insanlar ve çevre arasındaki etik olmayan etkileşimi suçlar ki bu, doğanın insan davranışını yansıttığını gösterir. İnsanlar doğaya sorun yaratırsa, zarar verirse, doğa da pek ala aynı şekilde tepki verebilir. Kitaptaki neo-fauna anlatısı dikkatimi yalnızca fiziksel tuhaflıklarıyla değil, Luz’un, dolayısıyla da benim üzerimde bıraktığı duygusal etkiyle çekti. Bu varlıkların kutsal ile grotesk arasında kalan doğası, adeta iklim krizine dair benim de hissettiğim karmaşık duyguları yansıtıyor. Watkins okuyucuyu, özellikle kendisi için radikal olan, bilmediği bir şeyle karşılaştığı durumlarda dilin ve mantığın sınırlarıyla yüzleşmeye davet ediyor.

Gold Fame Citrus iklim kurgu türünün sınırlarına aktif olarak meydan okuyan bir eser. Her ne kadar ekolojik kıyamet klişelerini içerse de bu klişelerin ideolojik temellerinin de eleştirisini yapıyor. Luz’un su politkası tarafından seçilen bir çocuk olarak bir devlet sembolü haline gelmesi ve “Baby Dunn (Bebek Dunn)” şeklinde çerçevelenmesi çevresel anlatıların nesneleştirilmesini vurgular: “Baby Dunn… literal and symbolic… her baby book lousy with newspaper clippings… EVERY SWIMMING POOL IN CALIFORNIA TO BE DRAINED BEFORE BABY DUNN IS OLD ENOUGH TO TAKE SWIMMING LESSONS” (15.) Watkins burada, iklim aktivizminin dahi kurtarma/kurtuluş, büyüme ve kontrole dair antroposentrik (insan merkezli) fantezileri nasıl tekrarlayabileceğini gözler önüne seriyor. Buna karşın, romanın gerçeküstü tonu, parçalı yapısı ve sonuca ulaşmayı reddetmesi, anlatısal bütünlükten ziyade etik belirsizliği ön plana çıkarma isteğini yansıtır.

Claire Vaye Watkins’in Gold Fame Citrus romanı, yiyecek ve neo-fauna sembollerini sadece birer tematik içerik olarak değil, aynı zamanda anlamın biçimsel aksamaları olarak kullanır. Posthümanist yaratıklar ve çürüyen işaretler aracılığıyla Watkins, insan merkezli anlatıları sorgular ve belirsizliğe, canavarlığa ve farklılığa açık kalan yeni ekolojik etik biçimleri talep eder. Roman, özünde, iklim kurgusunu okuduğumuz mercekleri eleştiren spekülatif bir ayna şeklini alır. Gold Fame Citrus‘u okumak benim için hem kafa karıştırıcı hem de büyüleyici bir tecrübeydi. Watkins’in çölü sadece hikâyenin geçtiği ortam olmaktan ziyade; bir bağlamda karakterlerini ve okuyucularını illüzyonlardan arındıran duygusal bir alan yaratıyor. Özellikle kitabın ikinci bölümüne gelip neo-fauna ve halüsinasyon ile gerçeklik arasındaki ayrımı yapmamı zorlaştıran manzaralarla karşılaştığımda kendimi hayret etmek ve tedirgin olmak arasında gidip gelirken buldum. Varsayımı tasvir edilen distopik dünyanın yakın gelecekte bizlerin gerçekliği olabileceğinin farkına varmanın beni derinden sarstığını eklemek isterim. Bu roman, temelinde felaketi anlattığı için değil ancak ekolojik yıkım karşısında insan anlam dünyasının nasıl tamamen çökeceğini gösterdiği için beni oldukça huzursuz etti. Çünkü Calire Vaye Watkins Gold Fame Citrus ile sadece bir distopyayı tasvir etmeyen; aynı zamanda insan anlam dünyasının unsurlarının – dilin, düzenin, hayal ettiğimiz geleceğin – doğa karşısında nasıl kırılganlaştığını derinlemesine hissettiren, bu unsurların kaybının aslında pamuk ipliğine bağlı olduğunu hikayesine yediren güçlü bir eser ortaya koyuyor.

 

Works Cited

Biswas, Dipra, and Joydeep Banerjee. “Sustenance and Environmental Decay in Dystopian Worlds of Claire Vaye Watkins’s Gold Fame Citrus and Jeff VanderMeer’s Borne.” Human-Nature Interface: An Ecocritical Study (2024): 107.

Crownshaw, Rick. “Meta-Critical Climate Change Fiction: Claire Vaye Watkins’s Gold Fame Citrus.” The Cambridge Companion to American Literature and the Environment. Ed. Sarah Ensor and Susan Scott Parrish. Cambridge: Cambridge University Press, 2022. 105–119. Print. Cambridge Companions to Literature.

Rajesh, K., and V. Rajasekaran. “Anthropocentrism in the Select American Dystopic Fictions: The Water Knife by Paolo Bacigalupi and Claire Vaye Watkins’ Gold Fame Citrus.” Journal of Higher Education Theory and Practice 21.16 (2021): 27-32.

Watkins, Claire Vaye. Gold Fame Citrus Riverhead Books, 2015.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir