Mona Clee’nin Overshoot’u Bilimkurgu mu Gerçek mi?
Tuğçe Gül TURAN
Mona Clee’nin 1998 tarihinde yazdığı Overshoot adlı roman küresel ısınmanın ve çevresel değişikliklerin doğurabileceği sonuçların konu alındığı bir bilimkurgu eserdir. Overshoot her ne kadar bilimkurgu türünde yazılmış olsa da, aslında bir kehanet kitabı olarak da algılanabilir. Kitapta yaşanan olaylar hayal ürünü bile olsa yakın gelecekte benzer durumlarla karşılaşabileceğimiz ima edilmektedir?
Popülasyon ekolojisine göre ‘overshoot’, bir ülkedeki tüketim mevcut doğal kaynakların kapasitesini aşınca ortaya çıkan durumdur. Bu terim dilimize ‘fazla tüketim’ veya ‘aşırı tüketim’ olarak da çevrilebilir. Nüfus artınca insanlar doğal kaynakları gereğinden fazla tüketmeye başlarlar ve sonuç olarak doğada bir çöküş yaşanır. Bu overshoot teriminin mevcut olduğu bir ülkede yaşanan son durum olarak değerlendirilebilir.
Kitabın baş karakteri 80 yaşındaki Moira küresel ısınmanın sonuçlarını anlatır. Eserde 2032 yılında nüfusun yükselmesiyle beraber, insanlara yetecek kadar ürün sağlanamamakta, çoğu insan açlık çekmektedir. Mona Clee bu kitabı 1998 yılında yazdığında bu çevresel sıkıntılar pek gündemde değildi. Günümüzde bile insanlar küresel ısınmanın nelere yol açabileceğini veya kendi yerel çevrelerindeki eylemlerinin küreselleşmenin de etkisiyle ne gibi sonuçlar doğurabileceğini pek düşünmezler. Küresel ısınmanın sonuçları denince kutuplardaki buz tabakalarının aşırı derecede eriyerek su seviyelerinin yükselmesi, birçok şehrin sular altında kalması, iklimlerin değişmesi gündeme gelmektedir. Bunlar olası sonuçlardır ancak çoğu insan bu değişikliklerin dünyadaki bütün insanların çevreye etkisiyle daha da güçlenip geriye dönüşü olmayan bir noktaya gelinebileceğini pek düşünmezler. Nüfus artışı yüzünden ekonomilerin çökebileceği, küresel açlık ve bunun gibi olasılıkları göz önünde bulundurmazlar. Mona Clee’nin kitabı işte bu noktada önem kazanmaktadır. Pek çoğumuz yarını düşünmeden yaşarız, ancak unutulmaması gereken, insanın eylemlerinin cevreye verdiği zararın kendine dönüyor olmasıdır. Kızılderili lider Seattle’ın da söylediği gibi, “Dünya’nın başına gelen şey, Dünya’nın evlatlarının da başına gelir. Yaşam ağını insanoğlu örmedi, insanoğlu o ağda sadece bi ipliktir. O yaşam ağına ne yaparsa aslında kendisine yapar.” En küçük, en önemsiz bir hayvanın veya bitkinin neslinin tükenmesi demek insanlığın ömründen kopan 100 yıl belki de daha fazlası demektir. Dünyanın bütün kaynakları bitince bizler de onunla birlikte yok olacağız. Clee’nin vurguladığı gibi, bizim kaderimiz doğanın kaderine bağlı. Bunun farkında olunmalı ve bundan sonraki adımlar buna göre atılmalıdır.